Milli Eğitim Bakanı Özer: Yarıyıl tatilinden sonra yüz yüze eğitime kararlılıkla devam edeceğiz.
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye Özel Okullar Derneği'nin Antalya'da düzenlediği "Eğitimin Dönüşümü" temalı 20. Geleneksel Eğitim Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada bu tür toplantıların geleceğin planlanması açısından son derece önemli olduğunu ifade etti.
Kovid-19 salgınının dünyada ekonomiyi, siyasal bakışı, toplumsal ilişkileri, eğitimi, her şeyi değiştirdiğini söyleyen Bakan Özer, "Kovid-19 bize okulların sadece bilişsel öğrenme ortamları olmadığını çok acı tecrübeyle gösterdi." dedi.
Özer, "Okullar, ülkelerin en kalıcı ve sürdürülebilir sermayesi olan beşeri sermayenin şekillendiği, geliştirildiği ve ülkenin geleceğine öncü rol oynayacak nesillerin yetiştiği en önemli kurumlar. Toplumda eşitsizliklerin de eşitlendiği önemli fonksiyon icra eden yerler olduğu çok yakından görüldü." diye konuştu.
Bakan Özer yüz yüze eğitim ile ilgili olarak ise şunları söyledi: "Allah'a şükür 6 Eylül'de başlamış olduğumuz birinci dönem serüvenimizi hiç kesintiye uğratmadan haftada 5 gün tüm eğitim kademelerinde başarılı şekilde tamamlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Burada okullarını özleyen öğrencilerimizin bu süreci başarılı bir şekilde yönetmemize elbette çok büyük katkısı oldu. O çocuklarımız maskeye, mesafeye, hijyene inanılmaz derecede beklentilerimizin çok ötesinde riayet ettiler. Bu; çocuklarımızın okul ortamını arkadaşlarını, öğretmenlerini ne kadar özlediklerini gösterdi.
Öğretmenlerimizi bu süreçte hem maske ile büyük zorluklarla eğitimi sürdürme kararlılığından dolayı hem de aşılanmayla hem kendi sağlıklarını hem okulların yüz yüze eğitime devam etmesindeki umudu, güvenilirliği artırarak toplumda örneklik teşkil ettikleri için hem şahsım hem Millî Eğitim Bakanlığı adına kutluyor ve teşekkür ediyorum. İnşallah bu iki haftalık yarıyıl tatilinden sonra da yüz yüze eğitime aynı kararlılıkla devam edeceğiz. En sık sorulan sorular, hep 'Acaba tatil uzayacak mı?' Ben de o soruyu soranlara şöyle cevap vermek istiyorum. Neden herhangi bir kapanma olacağı zaman ilk başlanacak yerler okullardır? Neden kafeler, restoranlar, AVM'ler değildir?""
Türkiye'nin son 20 yılda eğitimde çok önemli bir dönüşümü hayata geçirmiş nadir ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Özer, "Okul öncesinden yükseköğrenime kadar tüm eğitim kademelerinde okullaşma oranlarını inanılmaz derecede yükselttik. Çok sayıda okul ve derslikler yapıldı, öğretmen sayısı arttı. An itibarıyla artık 18 milyon öğrencinin ve 1,2 milyon öğretmenin olduğu devasa bir eğitim sistemine sahip olduk. Burada kuşkusuz özel öğretim kurumlarının da önemi var." diye konuştu.
Kız öğrencilerin okullaşma oranlarını artırmak için farklı projeler uygulandığını anımsatan Özer; okul öncesinden yükseköğretime kadar topyekûn okullaşma, kitleselleşme ve evrenselleşmesinin son 20 yılda gerçekleştiğini bildirdi.
2000'li yıllarda ortaöğretimde okullaşma oranı yüzde 44'lerdeyken bugün yüzde 89'lara, yükseköğretimdeki okullaşma oranının yüzde 14'ler seviyesinden bugün yüzde 44'lere ulaştığını anlatan Özer, şunları söyledi: "Gelişmiş ülkeler, eğitimde kitleselleşme evresine İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1950'lili yıllarda erişip, daha sonra kaliteye odaklanmışken Türkiye neden kitleselleşme evresini tamamlayabilmek için 50 yıl beklemek zorunda kaldı? Bu üzerinde düşünülmesi, cevap aranması gereken önemli konulardan bir tanesi... Genellikle ülkemizde kaliteyle büyüme birbirine düşman olarak kabul ediliyor maalesef, kalite bir süreç işi. Bugün kaliteli olduğu kabul edilen okullarımız, yıllar önce çok mütevazı başlangıçlarla yola çıktılar ve bu noktaya vardılar. Onun için önemli olan beşeri sermayemizin kapsayıcılığını ve niteliğini artırmak için eğitimi tüm kademelerde değiştirebilir kılmaktır. Millî Eğitim Bakanlığı olarak da bu bağlamda çalışmalarımıza ağırlık veriyoruz." ifadelerini kullandı.